Her sabah işe
gelirken bir yol kullanırım. Hep bu yolu kullandığım için de en ufak bir tabela
bile değişse gözüme çarpar. Yeni ofisimize taşınalı yaklaşık beş ay oldu. Beş
aydır aynı yoldan gidip geliyorum. “E ne yapalım?” demeyin. Az biraz
gözlemciyimdir.
Beş ay
içerisinde bir okul yapıldı ki nerede ise tamamlanmak üzere. Bitti gibi...
Belki ikinci dönem öğrenci bile alırlar. Bunu da yazarım şubattan sonra. Öyle
yapan firma tabelasına falan da baktım bağışçı falan da değil. Bildiğimiz Milli
Eğitim Bakanlığı. Sağlık Meslek Okulu yapıyor... “Vay be” dedim güzel
hareketler bunlar. Bu ne hız be kardeşim? Bir yol yapılır bitmez, rögarlar
yüzünden tekrar başa döner... Bir yıl halk sabır eder, sonunda isyan
başladığında bir yılda bitmeyen iş on beş günde kaymak gibi olur. Bunları
yaşadık ve yaşamaya devam edeceğiz.
Neyse...
Nereye
geleceğim. Yapmış olduğum okul ziyaretlerinde “Bu okul eğitime uygun değil!”
raporu verilmiş bazı okulların pek ala eğitime devam ettiğini gördüm. Neden
yıkım kararı verilen bir okulda eğitim devam eder, en azından bu öğrencilerin
nakli yapılamaz, her şey ağır prosedürlere mi takılır..? Ya da yıkım kararı
verilen bir okula neden öğretmen tayini çıkar, öğrenci kaydı alınır ya da veli
neden o okula çocuğunu gönderir? Bir şey olsa bunun hesabı kimden sorulur?
Kocaman bir
cevap; DEVLET
O zaman ne
yapmak gerekiyor oturun bir köşede düşünün. Yıkım kararını veren de devlet,
yeni okul yapan da devlet.
Eğitim siyasete
alet edilmesin. Siyasi görüşlerinize eğitimi alet etmeyin. İster imam hatip,
ister meslek, ister örgün... Eğitim modeli ne olursa olsun, eğitimle siyaset
yapmayın lütfen.
Siz malınızı
mülkünüzü evlatlarınıza, devletinize bırakıp gidebilirsiniz bu Dünya’dan.
Çocuğunuza bütün bunların yanında bırakabileceğiniz şey ise; Ona kendi
standartlarınızda aldırabileceğiniz iyi bir EĞİTİM’dir.
Bu yazıyı
yazmamdaki asıl neden; Bunu sadece ben mi görüyorum yoksa sizler de bu durumun
farkında mısınız?
0 yorum:
Yorum Gönder