“Dünyadaki en güzel şey, kocasını seven kadının hissettikleridir.”


“Dünyadaki en güzel şey, kocasını seven kadının hissettikleridir.”  VOLTAIRE

Bu şehirde olmamın tek bir nedeni var.
Karar verip geliyorum dememin üzerinden tam 13 yıl geçmiş olmasına rağmen herşey dün gibi…Tek bir neden uğruna geldiğim şehirde, bana ve ben’e  öyle çok şey katıldı ki  hayatım değişti. O yaşıma kadar sorgulamadığım, farkında bile olmadığım  öyle çok şeyi, iyi ki yapmışım , iyi ki gelmişim dedirten olaylara durumlara şahit olurken, büyüdüm, piştim, deneyimlendim ve biriktirdim…Hayatın gidişatı,  cesaretle verdiğimiz kararlarla şekilleniyor ve hayat bunu istiyor…

Bu cesareti bana veren Serkan’a bana verdikleri ve yaşattığı herşey için huzurlarınızda birkez daha teşekkür etmek isterim. İyi ki varsın Seko’cum son nefesimi verene kadar Allah bana senin yanında olabilmeyi nasip etsin. Daha nice nice güzel yıllarımız olsun.


Geçtiğimiz haftasonu kitaplarımın arasında boğuldum. Özeldir onlar,  kıyafet dolabımı toplamam o kadar. Yok artık demeyin,  kütüphanemdeki düzen kıyafet dolabımda yoktur. Dağınık mısın demeyin.  Hayır düzen hastasıyım ama kıyafet dolabı asla düzgün kalmıyor karışıyor işte birşey ararken. O karmaşa beni bozmuyor fazlaca ama kütüphanemin ve kitaplarımın düzensizliğine asla tahammül edemiyorum…Aklıma bir şey düşüpte , elimi attığımda yerinde bulmam lazım… Eski bir zamanda, o kitapta altı çizilmiş, üstüne karalanmış o paragrafı  bulma ve tekrar okuma arzum öyle bir depreşiyor ki.. işte bu hafta sonu da  bu telaşla kitaplar elden geçti..

Dinliyoruz ama cevap vermek için, anlamak için değil diyordu yazarımız. Kazındı bu hafta sonu beynime bu cümle.  Bende bu hataya düşüyor muyum diye düşündüm. Düşmüşüm. Anlamak istememişim, geçiştirmişim, cevap hakkımı kullanıp sıramı savmışım belli ki. Ört bas etmişim belki de birşeyleri.

Kendi adıma sorgulamamı tamamladıktan sonra söz verdim. Tabi ki kendime… Geçiştirmek için vermiş olduğum tüm cevapların, benden nasıl vakitler çaldığını,  karşımdakine ne kadar zaman ayırdığımı ve boşa giden bir zamanı geri alamadığımı hatırlattı bana. Yapma bunu Nesli dedim bir daha kendine.

Düşünün; Kapasitenizin üzerinde bir ağırlığı geçici olarak bir yerden bir yere taşıdığınızı varsayın. Bıraktığınızda kollarınızdan omuzlarınıza hatta belinize doğru bir acı ve karıncalanma hissedersiniz.  Zorladınız kendinizi. Gerek var mıydı düşünün bakalım? Belki vardı ama bu eylemi gerçekleştirmek için bu denli zorlanmaya gerek yoktu. Düşünmedik çünkü. Hızla,  düşünmeden eyleme geçmeden  düşünmek lazım.

Şimdi biraz dinlenme ve üretme zamanı geldi bizim için,
Elinizde tuttuğunuz dergi 3 hafta gibi bir süre sizlerle olacak. Bizi rutinleştiren bazı düşüncelerden sıyrılamamız gerek, nefes almamız gerek üretmek için. Bize biraz müsade ben ve ekibim bayram sonrası bomba gibi döneceğiz.


Sevdiklerinizle şeker tadında bir bayram geçirmenizi temenni ederim.

CONVERSATION

0 yorum:

Yorum Gönder

YUKARI
ÇIK