Bu lafı duyar dururum...
Bende çağrıştırdığı tek şey; İşte tam zamanı demenin, vakti gelmiş demenin bir
yolu... O zaman bu zaman yani! Bu aralar yine kitaplarıma boğulmuş bir yaşamı
tercih ettim. Sizlerin kendinizi serin, gölge yada deniz kenarlarına attığınız
gibi...
Kendime soru sordum; “Nesli
ne zamandır kendine ait bir zaman yaratabildin?” diye... Sorumun cevabını
kendime veremedim, her verdiğim cevabın karşısına o, bu, şu gibi etkenler yada
birinci, ikinci, üçüncü şahıslar girdi. Oysaki soru o kadar netti ki... Sadece
ben ve kendime ayırdığım bir zaman diliminden bahsetmeye çalışırken, bir baktım
ki kendimle bile kavga eder buldum kendimi...
“Peki” dedim kendime, “Nesli
gel senle güzel bir anlaşma yapalım, bu zamanı ben sana yaratacağım ama bu ne
olmalı? Asla bir kahve molası, kuaför kaçamağı, dostlarla birliktelik,
alışveriş, yalnız kalmak gibi seçenekleri direk eleyerek gel...” dedi bana iç
sesim.
Üzerinden bir kaç gün
geçti baktım ki ben hala istekli miyim acaba, yoksa bir geçiş sürecinde mi
takılmışım? “Hayır, gerçekten ihtiyacım var” dedim! Hiç bir arkadaşımı ısrarla
ya da sapıkça aramam. O gün elime telefonu aldım ve aradığım kişi Manolya Konuk
oldu. Şimdi diyeceksiniz ki neden? Hatun telefonuma cevap vermiyor, bende twit
atıyorum. Bildiğiniz taciz durumu... Zorluyorum. Neden mi? Vermiş olduğum
kararı uygulamam için bana yardımcı olacak tek kişi kendisi de ondan...
Dedim ki; “Spor yapacağım
ama bana öyle birini ver ki ben kaçmak istesem bile, izin vermesin!”. Neden mi?
Bazen tutar üşengeçliğim de ondan. Çünkü spor benim hayatıma bir yaşam biçimi
olarak hiç yer almadı. Bu konuda bir terbiyem yok kendime karşı. Yapana gıpta
ile bakar ve saygı duyar, hatta hayran olurum.
Manolya güldü bana
telefonda ve ben seni arayacağım dedi. Bende dedim ki içimden; Sallamadı beni :-). Ertesi gün beklenen telefon geldi; “Yarın saat
19:00’da seni bekliyoruz.” ve telefon kapandı. Dedim ki içimden “Nesli yan yat,
çamura bat gitme! Ne bu ciddiyet?” İç sesim ise “Yan çizme, o zaman bu zaman! Bak
anlaşma yapmadan daha neler geçiyor beyninden” dedi.
Söz ağızdan çıkar ya dedim
ki iç sesime; “Tamam ulan gidiyorum!”. Aldım çıkınlarımı gittim. Aşkın Bey ile
tanışma faslımı geçiyorum. Hazırlanın, gelin diyen nazik bir beyefendi. Ayyy
dedim ben hakkından gelirim bu nazik beyin, nasıl olsa beni tanımıyor... On
dakikalık bir yürüyüş ile ısınmam gerekiyormuş. Zaten hava sıcak, ben gelmişim
kan ter içinde, ısınmışım... Ben içimden başladım tabi konuşmalara :-)... Ama dediklerini de yapıyorum bu arada, gerçek
yüzümü görmedi diye düşünürken aslında ben Aşkın Bey’in
gerçek yüzünü görmemişim.
Amacımı tekrar hatırlatayım
kendime özel zaman, kendimle baş başa kalma, kendimden başka bir şey düşünmeme
isteği, kısacası rahatlama ihtiyacı, bir çeşit motivasyon aradığım şey...
“Yeter bu kadar Neslihan
Hanım. Size özel zamanda size eşlik edeceğim ve size en uygun olan ise Reformar
Pilates. Bunun için üst kata çıkalım.” dedi Aşkın Bey... “Peki” dedim, başka ne
diyebilirim ki? Bir çıktım ki işkence aleti gibi bir şey karşımda duruyor,
Aşkın Hoca’da tüm sempatikliği ile bana anlatıyor şöyle, böyle, buna iyi
gelecek, kendini böyle hissedeceksin diye... Sonrasında sana bir stretching
yaptıracağım, kuş gibi gideceksin. Dedim ki içimden “Bunlar kolay, kalk da
başlayalım!”. İç sesimle, Aşkın Hoca sanki birlik olmuşçasına bu anı
bekliyorlarmış meğerse...
Bana gösterdiği hareketleri
izlerken kolay bulduğum her şey, meğerse ben yaparken biteceğim anın
kanıtıymış. Ama inatçı ben, iç sesime ve Aşkın Hoca’ya karşı gerekli mücadeleyi
layıkıyla verdim.
Amacıma gelince sevgili
Manolya meğerse beni öyle bir anlamış ki, Aşkın Hoca ile çalışırken, şahsıma
özel müzikler çalarken, nefes alıp vermeye çalışırken başka ne düşünebilirim
ki. İşte kendimle kalmak istediğim ve bana özel ayrılmış zamanı bu şekilde değerlendirmeye
karar vermiş oldum.
Teşekkürler Manolya Konuk,
Aşkın Hoca ve iç sesim. Madonna gibi hissettim kendimi, acaba öyle bir fiziğe
sahip olabilecek miyim sizce?
Sizde eğer özendiyseniz
bana http://www.mayaclub.net/kiisel-eitmenlik/reformer-pilates.html bilgi alabilirsiniz.
Bu haftalık benden bu
kadar...
0 yorum:
Yorum Gönder