Bazen hikâyeleri okur, dinler, tartışır bazen de küçüklerimize kıssadan hisse diye anlatırız. Geçtiğimiz pazar günü kitaplığımı düzenlerken elime geçen kitabımın bazı sayfalarını çevirirken buldum kendimi. Ne keyifle okumuştum diye düşündüm. Küçük küçük hikâyelerden oluşuyordu.
Özenle beğendiğim satırların altını çizmiştim. Olur, bana öyle bir kitabı okurken sevdiğim satırların altını çizerim. Sonra birden karar verdim, bu satırları sizlerle paylaşmak istediğime.
Mutluluk oyunları oynayan bir insan olmadım ama kendimi iyi hissetmek için beni ne motive ediyorsa mutlaka onları yaptım. Sizin de vardır kendinize göre formülleriniz mutlaka.
Neyse alıntılarıma başlıyorum;
Dostluk, Arkadaşlık, Alçakgönüllülük, Vefa,
Vefasızlık, Samimiyet
Bir insanın dostluk ve arkadaşlık kurabilmesi için, öncelikle kendisiyle barışık olması gerekir. Cicero “Dostluk Üzerine Konuşmalar” isimli kitabında şöyle diyor: “ Eğer o insanla kendinle konuşuyormuşçasına rahat konuşuyorsan o kişi senin dostundur. Yani onun yanında bütün maskelerinden sıyrılabiliyorsan o kişi senin dostundur”
O kadar çok maske var ki; Artık haftanın yedi günü farklı karakter çizebiliyor insanlar. Eskiden dost var, düşman var derdik şimdi ise; o maskenin altında ne var diye merak eder olduk.
Mevlana’nın Öğütleri
Cömertlikte ve yardım etmede AKARSU gibi ol.
Şefkat Ve merhamette GÜNEŞ gibi ol.
Başkalarının kusurlarını örtmede GECE gibi ol.
Alçakgönüllülükte TOPRAK gibi ol.
Öfke ve kızgınlıkta ÖLÜ gibi ol.
Hoşgörü konusunda DENİZ gibi ol.
Ya olduğun gibi görün.
YA DA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL.
0 yorum:
Yorum Gönder