Kendimi bildim bileli hep bir hayvana bakmışımdır. Bakmak demek, iki gözle değil tabi ... Onların sevgisi ile büyüdüm diyebilirim. Aynı sevgiyi oğluma aşıladım. Fazla aşıladım galiba... Şimdi anlatacaklarım hayal değil başıma gelen gerçeklerin ta kendisi;
Biz biraz fazla abarttık; hayvanat bahçesinde tezeklerin içine bile düştük. Yıkandık, arındık, paklandık kaldığımız yerden yine devam ettik. Şimdi ki durumuz bir köpeğimiz, iki kedimiz, bir hamsterımız var. Birde kendi kendine kapımıza gelen bir kaplumbağamız.
Kısaca bize güngörmüş ailesi demeniz tam yeri ve zamanıdır diyebilirim. Artık bende alıştım bu duruma biri de bir, bini de. Tabi bu sayı bin olursa beni nerede bulursunuz onu bilemedim.
Bazen gelenler geliyor tabi insanlık hali! İşte o zamanlarda Tuvan geliyor aklıma. Ne derim ben oğluma kaçtılar mı diyeceğim. Yemez ki... Kandıracak yaşı çoktan geçti.
Bizde ki durumlar bunlar. İnanın biz şirinlerimizle mutlu mesut hayatımıza devam ediyoruz. Neden mi yazdım bu yazıyı... Lütfen kendinizden küçük bir hayvan gördüğünüzde ay ay ay demeyin. Zararsızdır onlar.
Oysaki hayatınızda o kadar çok canınızı acıtan kişiler oluyor ki... Onlardan kaçmıyor, aksine yüz yüze bile bakabiliyorsunuz. Diyeceğim şu ki; Kendinizi koruyacaksanız hayvanlardan değil, size kötülük eden ve edebilecek insanlardan koruyun.
Bu yazıyı evde sesli bir şekilde okuduktan sonra eşim Serkan’dan gelen tek yorum. Ben neredeyim bu yazıda…?
0 yorum:
Yorum Gönder