Eda TAŞPINAR - Söyleşi

"Kalıbın dışında olan her şeyi seviyorum." E.Taşpınar

 
Güzel bir etkinlikti. Başarılı ve sorunsuz. Kent Meydanı Avm “Stil Günleri” adı altında birçok stil sahibi kişileri konuk etmeye devam ediyor ve etmeyede devam edecek. Ben böyle günlerde sanki her röportaj yaptığım kişiyi size şöyle iyi, böyle şeker diye yazıyorum sizi kandırdığımı zannediyor olabilirsiniz, ama ne yaşadıysam inanın onları paylaşıyorum. Resim altına yorum yapanlardan değilim açıkcası. Son derece snob olarak tanımlayabileceğim bir bayandı aslında. Şaşırdım, şaşkınlığımı sizle paylaşmak istiyorum. Kendisi ile röportaj öncesi bir yemek yedik, esas sohbetim aslında orada gelişti çünkü benim ve sizlerin merak konuları farklı olabilirdi. Aslında son derece neşeli, güleryüzlü, espirili ve hayatının her döneminden son derece keyif almış mutlu bir kadın vardı karşımda. İşte o zaman anladım bu etkinliğin güzel geçeceğine. İnanın kendi enerjini çevreye yaymasını çok güzel başaran bir bayan. Hayalleri var ama mantıklı öyle kanat takıp uçarcasına değil, gerçeğe yakın olan türden. Bunları da başaracağına onu dinlerken gerçekleşeceğine inanıyorsunuz. Hani inanmak başarmanın % 50’si derler ya. İletişimi çok kuvvetli, bazıları popüler olur ama iletişim sıfır. Doludur belki ama kendince paylaşıma açık olmaz. Eda bunu da aşmış. Bir örnekle bu hafta ki yazıma nokta koymak istiyorum.
“Ben sizin için burdayım, sizlerle tanışmak için bana sormak istedikleriniz için. Sizde buraya benim için geldiniz hadi ama neden bana soru gelmiyor” dediğinde salondaki mikrofonlar yetersiz kaldı.
Not: Böyle bir etkinlik onun içinde ilk tecrübeydi. Sonuç iletişim gücü. Tebrikler.


Gerek stil, gerek giydikleriniz ve aksesuarlarınız hep ön planda. Nedir bu ‘Eda Taşpınar’ stili?
Eda Taşpınar; özgür ruhlu, canı ne isterse onu yapan biri. Bu da  insanları cezp ediyor.
Ben çoğu sabah kalkıp canım ne isterse onu giyiyorum, düşünmüyorum şunu yapmalıyım, onlar öyle giyiniyor bende onun gibi giyinmeliyim diye. Bunu yapmadığınız zamanda, ister istemez dinamik bir şey ortaya çıkarıyorsunuz. Sanırım budur Eda Taşpınar Stili.
Aksesuar / kıyafet seçimlerinizde neye dikkat ediyorsunuz?
Sıradan şeyler hoşuma gidiyor aslında... Çoğu zaman farklı kıyafetlere değil de, aksesuarlara yöneliyorum. Düz bir kıyafet seçimi yaptıysam farklı bir aksesuarla hareketlendiriyorum ya da çok frapan bir kıyafet giydiysem daha sade, daha düz aksesuarlardan yana kullanıyorum seçimlerimi, dengeleme yapıyorum. Aksesuarlarda kendi tasarımlarımı kullanıyorum. Dedem Atatürk’ün ilk heykelini yapan bir heykeltıraş, onunla birlikte yaptığımız aksesuarları kullanmaktan büyük keyif alıyorum.
 Türkiye’deki stil anlayışını nasıl buluyorsunuz?
Kesinlikle sıkıcı. Çünkü, biraz farklı olanı hemen eleştiriyorlar, bunun sebebi de kendi sıradanlıkları ortaya çıkmasın diye. Bu konuda beni acayip sıkıyor. Herkes aynı olmak zorunda değil, biraz sıyrılmalıyız. İnsanları farklılar diye eleştirmek, ezmek... İşte bu bana çok basit geliyor. Yeni jenerasyon bu sıradanlığı bozuyor artık, çok farklı tarzlara sahipler.  Dinamik, enerjik, bohem tarzda gençler geliyor arkamızdan. Kısaca söyleyecek olursam sınırlı ve kalıplıyız stil konusunda.
Moda da kimleri, nasıl takip ediyorsunuz?
Her ay düzenli olarak moda dergilerini alıyorum.  Diğer dergilere göre Vogue Teen dergisini kendime yakın buluyorum çünkü daha genç ve daha yaratıcı. Bunun yanı sıra belirli insanlar var takip ettiğim; Daphne Guinness bunlardan biri.
Moda blogları hakkında ne düşünüyorsunuz, takip ediyor musunuz?
İnternet ile alakam hiç yok. Facebook, twitter hesabım yok, e-mail kullanmıyorum ve blogları takip etmiyorum. Ama duyduğum kadarıyla çok iyi bloglar varmış, Deniz Berdan’ınki gayet iyiymiş:)
Sizce, bir kadın moda olanı mı yoksa kendine yakışanı mı giymeli?
Moda olanı alırsanız, bir sonraki sene demode olursunuz. Moda olan şeylerin içinden kendinize yakışacak olanı bulursanız eğer, senelerce kullanıp çocuklarınıza hatta torunlarınıza bırakabilirsiniz. Kendinize ne yakışıyorsa onu bilmek, kendinizi, vücut tipinizi tanımanız lazım.
Tasarımcı kimliğinizde var. Kimi giydirmek isterdiniz? Stil danışmanlığı yapıyor musunuz?
3 senedir  15 – 20 kişiyi giydiriyorum, onların gardıroplarını hazırlıyorum. Niye diye soracak olursanız, vakitleri olmuyor, çalışan insanlar ve istiyorlar ki yarın ne giyeceğim belli olsun. Bende onların bu endişelerini cevaplıyorum. Sonuçta okulda bunları okudum, renk uyumlarına göre onlara yakışacak şeyleri seçiyorum. Baştan aşağıya hazırlamaktan bahsediyorum, saçından ayakkabısına kadar. Çokta memnunlar:)
İkoncan lafı sizin için ne ifade ediyor?
Buz Bar’ın sahibi Ender sürekli duyulan ‘Stil İkonu’ lafından çok sıkıldığını dile getirdi bir gün ve “Ben sevdiğim insanların adlarının sonuna Can koyarım.” dedi, sonuç olarak bir ‘İkoncan’ deyimi çıktı ortaya. Arkamdan seslenirken gazeteciler duydu, ikoncan bir lakaptı ve sözlüğe girdi, önemini aştı ve beni teşkil etmiyor. Şuanda ben İkoncan değilim, o bir lakaptı ama şuan ne olduğunu bende bilmiyorum.
‘Yok Böyle Dans’ yarışmasıyla danstaki hünerlerinizi de görmüş olduk. Daha önce bir eğitim almış mıydınız? Bu yarışma öncesinde dans hayatınızın neresinde yer alıyordu?
Hayır, eğitim almadım ve hiç dans etmedim. Bu yarışmayı kabul etmemin sebepleri, Acun, sonunda bir hayır işinin olması ve bu dansları öğrenmem.  Çok güzel vakit geçireceğimi düşünmüştüm ki öyle de oldu. 11. Haftaya girdik fakat dışarıdan bazı şeyler çok basit gözükebiliyor ama içine girdiğiniz zaman öyle bir kargaşaya giriyorsunuz ki dansta böyle bir iş.
Eda Taşpınar soğuk, kendini beğenmiş biri olarak aktarıldı hep. Dans yarışmasında Saba Tümer’de buna dikkat çekti, sıcak ve güler yüzlü bir kişisin. Peki basın neden soğuk biri olarak yorumladı seni?
Bir resim çekiyorlar, altına yazılacak şey o kişinin inisiyatifine kalıyor açıkçası. O ne yazarsa, siz onu okuyorsunuz. Ona da çıkıp her şeyi anlatmanız lazım, ben çok konuşma taraftarı olmadım, çok konuşursam sıkarım çünkü, kendimde sıkılırım. Açıklıkta getirmedim hiçbir zaman ve ne yazık ki bu tanımlama benim üstüme yapıştı. Şimdi çok mutluyum benim gerçek halim görünebildiği için.
Sevgiliniz Bora Kozanoğlu dans yarışmasında elendikten sonra ne hissetiniz?
Bora benim bir tanem… Gittiğinde tabii ki çok üzüldüm ama kısmet, o an öyle olması gerekiyormuş, öyle oldu.
Popüler olmaktan rahatsızlık duyduğunuz anlar oldu mu?
Katiyen olmadı. Popüler olmasaydım burada Kent Meydanı AVM’de olmazdım. Hiçbir zaman rahatsızlık duymadım, her zaman da olduğum yere şükreden biri oldum, her zamanda böyle olacak. Onun için hiçbir zaman dönüp de böyle bir şey düşünmedim.
Asla dışarı onsuz çıkmam dediğiniz bir aksesuar var mı?
Yüzüklerim.
Eda Taşpınar, sabah uyandığında ilk ne yapar?
Yatak odama ormana bakıyor, kalktığımda perdemi açıp ormanı seyrederim. Oraya bakmak huzur veriyor bana, bazen kötü uyandığımda camı açıp ormana bağırırım :)
Tutkularınız neler?
Beni heyecanlandıran her şey.


CONVERSATION

0 yorum:

Yorum Gönder

YUKARI
ÇIK