.jpg)
Canan Sönmez Canik
Başarının en önemli noktalarından bir tanesi, mutfağı çok iyi bilmekten geliyor.
“Elvin Tekstil” tekstil alanında Red Dot tasarım ödülünü kazanan ilk “Türk” firma oldu…
Randevulaşmış olduğumuz saatte ben Evlin Tekstil’in bahçesindeyim. Şöyle girişten içeri başımı uzattığımda bana Allah Allah dedirten ve bende merak uyandıran bir dekorasyonun gözüme çarptı. İçeri girdim. İçerisi bir anı köşesi gibi düzenlenmişti. Şaşkınlığım devam ederek yukarı çıktığımda giriş katında görmüş olduğum her şeyi merakımı gidermek adına önce Canan Hanıma sormak için sabırsızlanıyordum. Evet, Canan Hanım ile sohbetime başlamadan önce alt katta büyüsüne kapıldığım girişi sordum kendisine. Gözündeki ışıltıyı ve memnuniyeti inanın görmenizi isterdim. “Beğendiğinize çok sevindim dedi.” ve başladı söze… “Babamın tüm hatıraları, notları, işletmemizde ilk üretilen kumaş, hayatımıza teknoloji girmeden önce babamın yaptığı elle yapılan desen örnekleri, ilk Türk yapımı dokuma makinesi, çakmağı kısaca ondan bize kalan bizi biz yapan değerlerimiz.” İnanın gözlerim doldu ama çaktırmadım ve daha neler neler ne ince ayrıntılar. Hayatta bazen birileri ile karşılaşırsınız ya tesadüfî yâda planlı. Benim bu görüşmem tabi ki planlı idi. Ama demek istediğim şu ki o kadar alçakgönüllü ve mütevazı bir hanımefendi ki sohbetimiz süresince ağzından bir kere bile ben kelimesi çıkmadı. Öyle hoş bir sohbet oldu ki benim için nelerden konuşmadık. Öncelikle 51 ülke 3203 tasarım arasından, yılın “REDDOT” tasarım ödülünü almaya hak kazanan bir firma olan Evlin Tekstil’in başarı hikâyesi sohbetimizin konu başlığını oluşturdu. Arkasından tüm hanımların ilgisini çekeceğini inandığım ve Elvin Tekstil’in 21. Yüzyılın teknolojisi olarak kabul edilen nanoteknolojiyi Dünya’da ilk defa perdeye uygulayıp, kendi kendini temizleyen, mikrop barındırmayan, koku gideren perde ürettiğini dinledim. Artık sizde bu heyecanıma ortak olursunuz umarım. Elvin Tekstil’in Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin 2 yıldır sürdürmekte olduğu çalışmaları sonuç vermiş. Elvin Tekstil, bu ortak çalışma sonucunda dünyada ilk defa nanoteknolojiyi perdeye uygulayarak, üzerindeki çay, yağ, şarap gibi organik lekeleri zaman içinde yok eden perdeyi, Green Guard’ı üretmeye başlamış. Süper bir şey düşünsenize perde de uygulanmış bu teknoloji birde döşemelik ve kıyafetlerde de uygulansa ben açıkçası deymeyin keyfime derim…
Neslihan Bükümcü
Kısaca Canan Sönmez Canik…
Kendimi, kendi cümlelerimle anlatmayı bir türlü başaramadım ama 49 yıllık bir geçmişi olan şirketimizin 2. kuşak temsilcisi ve tasarımcıyım.
Eğitiminizin temel taşları nerede atıldı?
Bursa Lisesi’nden sonra öğrenimime “Stilistlik” ve “Giyim Süsleme Sanatı” üzerinde yoğunlaşarak devam ettim. Ardından 2004 yılında Regent Language Training Executive’den lisan eğitimi aldım.
Bursa gibi çok konservatif bir şehirde uluslar arası arenada ödül almanızı neye borçlusunuz?
Bir tasarımcının, bulunduğu nokta çok önemli değildir. Bulunduğu noktadan dünyayı görebilmesi önemlidir. Ben ve ekibim, sanıyorum ki dünyaya bakabiliyoruz. Elbetteki sadece bakmak yeterli değil, görebilmek’de önemli. Nedeni bu olsa gerek. Biz bir ekip olarak dünyayı görebiliyoruz. Üstelik bulunduğumuz noktayı da yani Bursa’yı çok seviyoruz.
“REDDOT Tasarım” ödülünü almayı hak kazandığınızı öğrendiğinizde ilk ne hissettiniz? Bundan sonrası için daha iyisini başarmak adına bir kaygı duydunuz mu?
Bir spor takımı, bir müsabaka için antrenman yapar, çok ter döker ve zor maçlar sonucunda büyük kupayı kazandığında ne hissederse, sanırım bizde benzer bir mutluluk yaşadık. Birbirimize sarıldık, birbirimizi alkışladık. Bu ödül bizim için müthiş bir motivasyon kaynağı oldu. Takdir edilmek inanılmaz güzel bir duygu. Umarım işini başaran herkes bu güzel duyguyu yaşar. Elbette ki aynı zamanda inanılmaz bir sorumluluk hissi yüklendi. Bundan sonra daha da başarılı işler yapmak zorundayız ve bunun için daha fazla çalışacağız. Ödül aldığımız tasarım, geçen yıl Ev Teks. 2007 İstanbul için hazırladığımız yeni tasarımlardan bir tanesiydi. Bu yarışmayı biliyorduk ve şansımızı denemek istedik. 6 farklı tasarımımızı yarışmaya gönderdik. Yarışma neticesinde reddot design award 2008 ödülünü kazandığımızı, organizasyon komitesi bize bildirdiğinde inanılmaz şaşırdık ve sevindik. Bu yarışmada, pek çok ülke ve binlerce tasarım yarışıyor. 51 ülke 3203 tasarım arasından, yılın tasarımı ödülünü kazandığımızı öğrenmek, bizi çok gururlandırdı ve motive etti. Çünkü yıllardır tasarımlarımızı dünyaya tanıtmak için emek veriyoruz ve elbette ki uluslar arası bir platformda, uzman kişilerin bizim tasarımımızı bu ödüle layık görmesi, verdiğimiz emeklerin neticesi olarak, bana, tasarım ekibime ve tüm çalışma arkadaşlarıma inanılmaz bir motivasyon ve gurur kaynağı oldu.
Biz biliyoruz ki bazı firmalar hatta çoğunluk ta diyebiliriz tasarıma çok önem vermezler. Bütçe ayırmazlar. Hatta tasarım aslında bir firmanın ARGE taşlarını oluşturmakta. Siz nasıl tasarımcı olmaya karar verdiniz?
Elvin tekstil, kurulduğu ilk yıllardan bu yana, süregelen iş yaşamını ve prensiplerini, tasarım üzerine kurgulamıştır. Tasarım, Elvin Tekstilin yaşam biçimidir. Tasarıma önem verdiğimiz kadar Ar-Ge çalışmalarımıza da önem veriyoruz. Ve iki yıldır Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Elvin’in süre gelen çalışmalarının sonucunda kendi kendini temizleyen perde Green Guard’ı ürettik. Green Guard, zararlı UV ışınlarını yok eden, anti bakteriyel özelliğe sahip, üzerindeki çayı, yağ, şarap gibi organik lekeleri kendi kendine temizleyen tamamen çevreci bir perdedir. Ürün katma değerini arttıracak Ar-Ge çalışmalarımızda bir taraftan devam ediyor. Umarız ki projelerimizi başarılı bir şekilde gerçekleştirme imkânı elde ederiz.
Aslında tasarımcı olmaya karar vermedim. Zaten bu hep böyleydi. Çocukluğumda bile, daha okuma yazma öğrenmeden, tasarımla tanıştım. Babam desen çalışması yaparken, dibinden ayrılmaz, onun kareli kâğıtlarını alır, babama yardım ettiğimi zannederdim. Lup’undan her şeyin detaylarını incelemeye bayılırdım, sanırım genlerimi babamdan almışım. Özellikle ben tasarımcılığı tercih edeyim demedim. Başka bir seçenek hiç aklıma gelmedi. Zaten kendiliğinden oluştu.
Tasarıma yönlenmiş olmanızın size ( Elvin Tekstil’e) katma değer sağlayacağını hangi noktada fark ettiniz?
Ben İstanbul’da yaşadığım dönemlerde 2 yıl boyunca stilistlik ve giyim süsleme sanatı üzerine oldukça yoğun bir eğitim dönemi geçirdim. Babamdan şirkete dönüş teklifi ile bu sektöre girdiğimde, zaten tasarım odaklı bir işletme önümde hazırdı. Ancak dokuma teknikleri konusunda bilgim yetersizdi. Babam bana bu konuda çok şey öğretti. Dokuma inceliklerini ilk ondan öğrendim. Sonra babamı kaybedince, ne yapacağımı şaşırdım. Hem babamı, hem de öğretmenimi kaybetmiştim. İşletmede çok tecrübeli ustalar vardı. Aynı zamanda Bursa’daki yetkin ve başarılı hocalardan özel dersler aldım, kurslara gittim ve dokuma bilgilerimi genişletmek için çok uğraştım. Başarının en önemli noktalarından bir tanesi, mutfağı çok iyi bilmekten geliyor. Sanırım ben bu konuda çok şanslıydım. Türkiye’de sanayi fason üretim yaparken, biz tasarımlarımızı yurtdışına satıyorduk ama bir markamız yok tu. Tasarımlarımızı satın alan firmalar, kendi markaları ile satış yapıyorlardı. Bu özelliğimizi bilen firmalarla zaten çalıştığımızdan, özellikle kendi tasarımlarımızı yapma zamanı geldi diye bir stratejik üretim değişikliği yapmadık. Zaten vardı, sadece geliştirerek, daha iyisini yapmak üzere planlarımızı ve yatırımlarımızı bu yönde gerçekleştirdik.
Tasarımda sizin hayal gücünüzü harekete geçiren en önemli nokta?
Bunu anlatabilmek çok zor. Aslında bu sorunuzun yanıtı, CNR 2008 Forumlarında hazırladığım konuyla yakından alakalı. Benim konferans konum, Tasarımda Renkler ve hayallerdi. Çok farklı çıkış noktaları yakalamak mümkün elbette, her yerde esin kaynaklarınızı bulabilirsiniz. Ne zaman yakaladığınız hiç belli olmaz.
Bu konuda sizin örnek aldığınız tasarımcılar var mı? Peki, siz genç tasarımcılara neler önerirsiniz?
Ben aslında, kendime şu kişi olacağım gibi bir hedef koymadım. Çünkü ben kumaş tasarımı yapıyorum. Elbetteki dünyada, tarzını ve çizgilerini beğendiğim üstadılar var. Ama ben Osmanlı sanatını çok severim. İnanılmaz zengin bir sanattır. Bu konuda Serdar Gülgün’ü çok beğenir ve takdir ederim. Tabiî ki benim konum daha farklı ve her tasarımcının kendi tarzını yaratması gerektiğini düşünüyorum. Özgünlük çok önemlidir. Elbette ki bir tarzı oturtabilmek çok kolay değil. Yıllarca yalnız yaptığım görevimi, şu an 6 kişilik bir tasarım ekibi ile gerçekleştiriyorum. Ekibime asla baskı yapmam, kendi tarzlarını ve kimliklerini ortaya çıkarmaları için teşvik eder, onları özgür bırakırım. Ara sıra küçük yönlendirmeler yaparım ama kendi tarzlarında ürün çıkarmaları, benim için daha değerli. Bu da zenginlik yaratıyor. Bu nedenle dünya üzerinde yüzlerce müşterinin zevkine hitab edebilme gücü elde ediyorsunuz ve önemli bir avantaj yakalıyorsunuz. Genç tasarımcılara önerim şu; Önce ne tür tasarım yapacakları konusunda kararlı olmalılar ve öncelikle mutfağı çok iyi bilmeliler. Sabırla kendi özgün tarzlarını ortaya koymalı ve taklitçilikten kesinlikle uzak durmalılar.
Bir tasarımcıdan ve tasarımlarından esinlenmek veya etkilenmek en korktuğum ve kaçındığım şeydir. O zaman kendi tarzınızı kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırsınız.
Bundan sonra kariyer planlamanızdaki öncelikler neler olacak?
Önce dünya izlenecek, planlar yapılacak ve her zaman olduğu gibi “BİZ” olarak, işimizi geliştirmeye ve daha iyisini yapmaya yönelik çalışmaya devam etmek olacak.
Başarıda kaçınılmazlık sizce nasıl olmalı?
“BEN” asla, “BİZ” her zaman
Serbest Çağrışım
Aile – Huzur
Beceri – Yetenek gerektirir.
Cumhuriyet – En değerli ve yüce yönetim. Davranış özgürlüğü
Çocuk – Dünyanın en eğerli varlıkları.
Dost – Çok az. Onlara sıkıca sarılmak ve bırakmamak gerek
Estetik – Görsel zevk.
Keyif - Bir işi başardıktan sonraki duygum .
Gençlik – Dinamizm.
Mütevazılık - Kişiyi yücelten en güzel vasıf.
Irk – .Zenginlik.
İş – Gelişim.
Joker – Ay-Yıldız-Kırmızı-Beyaz.
Kariyer – Emek vermek gerek.
Lüks – İşten kaçabildiğim nadir saatler.
Merak – İş hayatı için evet. Özel hayat için kesinlikle hayır.
Nasihat – Veren kişi önemli.Mutlaka dikkate alınmalı.
Olgunluk – Yaşamın getirdiği en güzel şey.
Özgüven – Kendini tanımak.
Panik – Oğlum hastalandığında yaşadığım şey.
Rol – Politika.
Sanat – Medeniyet.
Şair – İyi ki varlar. Aksi takdirde ruhsuz bir yaşam olurdu.
Tatil – Dört gözle beklediğim.
Uğur – Annemin bana verdiği yüzük.
Ümit – Hiç yitirmediğim.
Yaratıcılık - Tanrı.
Verimlilik - Kar.
Zaman - Her insanın sahip olduğu, ama elinde tutamadığı en değerli şey.
0 yorum:
Yorum Gönder